20 Şubat 2017 Pazartesi

Günde 48 kişiyle mülakat yapmak


Geçen gün bir İK Uzmanı arkadaşımızın gurur dolu(!) paylaşımını gördüm. Bir güne 48 mülakat sığdırdığını ve ne kadar yorulduğunu ama çalışmanın müthiş keyifli bir iş olduğundan bahsediyordu..

Günde 9 saat çalışan bir İnsan Kaynakları Uzmanı'nın yemeğe ve molaya hiç çıkmadığını hesap edersek tam 540 dakikası var demektir. Yani bir günde 48 kişiyle mülakat yapması için ara vermeksizin her mülakatta 11 dakika harcaması gerekir. -Eğer kendisi yasal süre olan 11 saati geçmediyse, ki geçtiyse bu da bir İK Uzmanı olarak ayrı bir soru işareti gerektirir...'''


Standart bir mülakatta önce şirket tanıtılır, daha sonra aday kendini tanıtır ve başvurduğu pozisyon hakkında görüşmeler yapılır. Tüm bunları sağlıklı bir şekilde gerçekleştirmek için harcanması gereken süre ortalama 20-25 dakikadır. İnsan Kaynakları Uzmanı da en nihayetinde bir insan olduğu için, adayları dikkatli bir şekilde incelemek, tanımak ve değerlendirmek için günde en fazla 8-10 arası adayla görüşmelidir. Ünlü bir özel istihdam bürosunun internet sitesine ilan verdiğinizde gelen başvuru sayısının artık 4000-5000 civarı olduğunu görüyoruz. Zaten 5000 aday arasından sağlıklı bir eleminasyon yapmak mucizedir. Bu konuyu bir sonraki yazımda özel olarak değerlendireceğim.


Günde 30-40 tane adayla mülakat yapmak İK Uzmanı'nın başarısı değil, başarısızlığını gösterir. İşe Alım Uzmanlığı profesyonellik ve dikkat isteyen bir alanken, gitgide İnsan Kaynakları çalışanlarının kolaya kaçtığı bir alan olmaya başladı. Yanlış işe alımların getireceği maliyet, altından kalkamayacağınız bir yük oluşturacağı gibi, iş arayan nitelikli insanların körelmesine ve küsmesine de neden olabilir.


İyi haftalar..


Kerim Aksu

İnsan Kaynakları

11 Şubat 2017 Cumartesi

İk'cı mısın yoksa personelci misin?

Günümüzde insan kaynakları çok eleştirilmektedir. Gözlemlediğim kadarıyla aslında eleştirilen yapı insan kaynakları ismi taşıyan eski sistem personel departmanı..

Şirketler geçmişte insan kaynaklarından önce personel departmanlarına sahipti. X kuşağı yöneticiler, değişen ve gelişen yeni dünya düzenine ayak uydurmak için İnsan Kaynakları departmanlarını kurdular. Ama eski alışkanlıklar kolay terk edilemezdi. Az sayıda personel eşittir düşük maliyet o da eşittir maksimum verim, iş odaklı yaklaşım vs.. Kağıt üstünde insan kaynakları ama aslında personel departmanı..

İnsan Kaynaklarının yanlış algılanmasına neden olan birçok faktörden bahsedebiliriz.. Ben bu faktörlerden biri olan şirketlerin politikalarını ele alacağım. Siz, misal verelim; şirket olarak personelinizi önemli bir girdi olarak değil de bir maliyet unsuru olarak görüyorsunuz, olaylara insan odaklı değil de iş odaklı yaklaşıyorsunuz.. Kusura bakmayın oluşturduğunuz departman hiçbir zaman insan kaynakları olmamıştır. Eski tip personelcilerin yer aldığı standart ücret bordrolarının, özlük işlerinin takibi vs.. operasyonel işlerin yapıldığı bir departman yaratmışsınız. Adını da yeni dünya düzenine ayak uyduralım diye insan kaynakları koymuşsunuz..

Gerçek İnsan Kaynakları operasyonel işlerle sınırlı kalmaz. Ben operasyonel işleri bir İk'cı olarak robotik işlemler diye tanımlıyorum; onlar bir şekilde belli bir sistemde yapılır. Bir İk'cı için asıl önemli olan stratejilerdir. İşte bu noktada personel yönetiminden farkı ortaya çıkmaktadır.

Gerçek İnsan Kaynakları işverenle çalışan arasında bir uzlaşı makamıdır. İşverenin çıkarlarını gözetirken çalışanın hakkını yemez. Keza çalışanın menfaati için de şirketi zarara uğratmaz.

Gerçek İk'cı çalışana umut olur, güven verir; ona istediği zaman sıkıntısını, problemlerini anlatabildiği bir danışman, rehber olur.

Şirket yöneticileri kendini sorgulamalı; biz insan kaynakları mı kurduk yoksa personel departmanı mı?

Kerim Aksu
İnsan Kaynakları