18 Eylül 2017 Pazartesi

İNSANLAR BİRER MAKİNE DEĞİLDİR.

Bu yazıda anlatılanlar filme konu yaşanmış bir olaydır.

Charlotte'a gitmek için La Guardia Havaalanı'ndan kalkan US Airways'e ait Airbus 320 tipi uçak, kalkıştan kısa süre sonra kaz sürüsüne girdi. Uçakta şiddetli bir sarsıntı yaşandı. Bu sırada çok yaşanan bir durum olmasa da uçağın her iki motoru da kuş çarpması sonucu durdu.  Uçak 2 bin 700 feet ( 820 metre) irtifadaydı.

20 bin saate yakın uçuş tecrübesi bulunan kaptan pilot Chessley Sullenburger, her iki motorunu da kaybeden uçağı ya kalktığı La Guardia Havaalanı'na indirecek ya da yakın mesafedeki Teterboro Havalimanı'na yöneltecekti.
Sullenberger (Sully), Teterboro Havalimanı ve La Guardia için irtifanın yeterli olmadığını düşünüyordu. Sully kaza soruşturması sırasında, 'İrtifanın yeterli olmayacağını nasıl anladın? sorusuna, binlerce saatlik uçuş deneyimi sayesinde, " Göz kararı" cevabını verecekti.

Sully, birçoğuna göre çılgınlıkla açıklanabilecek bir karar alarak uçağı ne Teterboro'ya ne de La Guardia'ya indirmeyi düşündü. Saniyelerin bile çok önemi vardı. Birkaç saniye geç karar vermesi belki de onunla birlikte 155 kişinin yaşamına mal olabilirdi. Sully, Hudson nehrine inişin daha sağlıklı olacağına karar verdi. Kule ile irtibat da o anda kesildi. Acil durum ilan edildi çünkü uçağın düştüğü sanılıyordu.

Ancak Sully, saatte 230 km hızla uçağı Hudson nehrine indirmeyi başarmıştı. Yolcular soğukkanlılıkla tahliye edildi. Uçağın tahliye botlarında ve kanatlarında onlarca yolcu nehrin ortasında öyle duruyordu. Uçağı en son kaptan Sully terketti. Bütün yolcuların tahliye edildiğinden emin olduktan sonra uçaktan ayrılabildi.

Sully, tüm dünyada mucize inişin kahramanı ilan edildi. Gazeteler, televizyonlar övgüler yağdırıyordu.

Tek bir kurum hariç: NTSB (ABD Ulusal Ulaşım Güvenlik Kurulu)
Onlara göre, 155 kişinin kurtulması önemliydi fakat uçağın nehre değil Teterboro ya da La Guardia'ya indirilmesi daha akılcı olabilirdi. Sully bunu yapmamakla suçlanıyordu. Halka açık yapılan kurulun karşısına çıkarıldı. Aynı uçuş, aynı verilerle simulatörlerde denendi. Hem Teterboro'ya hem de La Guardia'ya başarılı iniş yapıldı. Bu durumda Sully, risk almıştı. Ancak yılların deneyimi ile Sully, şu kritik soruyu sordu: Simülatör uçuşlarında kaçıncı denemede uçak indirilebildi? Aldığı cevap kritikti. Çünkü onun zamanla yarıştığı ve tek bir hakkı olan bir uçuşta, simulatörle tam 17'nci denemede uçak başarıyla Teterboro ve La Guardia'ya indirilmişti.

Zaman çok önemliydi. Bir saniye erken verilecek bir karar hayat kurtarabilir, bir saniyelik gecikme felakete neden olabilirdi.

Sully araştırma kurulundan bunu da gözetmelerini istedi. Simulatörde olayın yaşandığı andan itibaren hemen acil iniş prosedürüne geçiliyordu. Oysa insan faktörü gözetilmiyordu. Sully işte burada uçuşta karar verenin bir alet değil bir pilot olduğu gerçeğini hatırlattı. Karar verme süresinin de simulatöre eklenmesini istedi. Simulatördeki pilotlardan talimatları 35 saniye geç girmeleri istendi. Ve sonrasında tekrar Teterboro ile La Guardia'ya iniş yapmaları söylendi. Her iki havaalanına iniş bu şartlarda başarısız oldu. 

Sully, tezini doğrularken bir taraftan da çok önemli bir mesaj da veriyordu: Mühendislerin ürettiği yazılım ile gerçek bir pilotun kullandığı uçak arasında büyük bir fark vardı: İnsan faktörü...